*** Bu makale Uwords Dergi 8.sayısında yayınlanmıştır. ***
Bugünlerde dostlarım, öğrencilerim bana benzer sorular soruyorlar; “Kitap yazma meselesi nasıl başladı, nasıl ilerledi, verebileceğim tavsiyeler nelerdir, benzer hayali olanlar nereden başlamalılar?” O kadar çok kişinin kitap hayali olduğunu bilmiyordum doğrusu. Süreçteki deneyimlerimi bu yazıda aktarmak, destek olmak belki de ilham vermek benim için gereklilik oldu. Sizin ya da bir tanıdığınızın kitap yazma fikri, hayali, niyeti var ise bu yazıyı okumaya devam edebilirsiniz.
Yıllar önce bir hayal olarak başladı elbette, bir kitabım olsun istedim!
Yüksek lisans tezimi yazıp ciltlettiğimde hissettiğim duygu, o ana dek yaşadıklarımdan çok farklıydı. Tarifi pek mümkün değil bildiğim kelimelerle. İşte tam orada başladım kimseye dillendirmeden bu hayali kurmaya.
Yıllar içinde; iş görüşmesine gelen adaylar, koçluk alan danışanlar, mentorlukta bir araya geldiklerim, koçluk sınıflarındaki öğrencilerimin hikayeleri içimde birikmeye başladılar. Dışarı çıkmalı, görünür olmalıydılar, kitap bunun en iyi yoluydu.
Önceden yazdığım, bir köşede duran yazılarımı derlemeye başladım önce. Sonra eğitim içeriği ve atölyeleri hazırlarken yaptığım araştırmaları, okumaları kullanmaya başladım. Kitabın içi benim oyun alanım gibiydi, yazıp, silip, yerlerini değiştirip, alıntılar yapıp, özetler çıkarıp çok eğleniyordum. Her duyduğumu, her gördüğümü “bunu kitapta kullanabilir miyim?” diye düşündüğüm değişik bir dönemden geçiyordum.
Ben içeride, kendi dünyamda eğlenirken dışarıda zorluklar ardı ardına geldi. Öncelikle pandemi. Evlere kapandık, çoluk çocuk herkes bir arada. Sessiz bir köşe bulup kitap üzerinde çalışmak her geçen gün zorlaşıyordu. Pandemi devam ederken kayıplar ve kaygılar da artıyordu. Sanırım o dönem kitap üzerinde çalışmak; her şeyden uzaklaşmak, başka bir evrene geçmek, oyun alanıma dönmek gibi anlamlar taşıyordu benim için.
Kitabı bitirdiğimde yayınevi arayışım başladı. Tüm dünyada ekonomik anlamda zorluklar vardı. Örneğin kağıt kıtlığı yaşanıyordu ve bazı yayınevleri kitap basımına ara vermişlerdi. “Şimdi doğru zaman değil, ertele!” tavsiyeleri duymaya başladım. Hiç kulak asmadım çünkü hayat felsefeme hiç uygun değil bu tavsiye. Şimdi değilse ne zaman? Hayat, kimse için daha kolay bir hale gelmiyor ki, zorluklar hep var, onlara rağmen yapılacak bazı şeyler. Aksi durumda bu hayatı ertelemek olur ki bu kendimize haksızlık olur.
Sektörde yaşanan zorluklar yayınevlerini bazı önlemler almaya itmişti. Çoğu yayınevinin yazardan katkı payı adı altında ödeme aldığını öğrendim. Bu bana nedense felsefi açıdan hiç uygun gelmedi, işin doğasına aykırıydı sanki. Henüz okumadan kitabım için ücret teklifi hazırlayan ve teklif sunan yerler oldu. Oysa benim hayalim bir yayınevi tarafından okunmak, beğenilmek, basıma uygun görülmek ve anlaşma yapmaktı. Doğru yayınevini bulmak için ciddi bir çalışma başlattım. Hem uzun süreli hem de bazen umutsuzluk veren bir süreçti. Bazı yerlerden dönüşler alamamak üzücüydü örneğin. Neyse ki İthaki Yayın Grubu ile kesişti yollarım. Tam da hayal ettiğim gibi oldu her şey. Kitabım okundu, beğenildi, basıma uygun görüldü ve sözleşme yapıldı. Tabi o zaman öğrendim ki henüz o bir kitap değil, kurgu dışı yerli bir dosyaydı!
Önce büyük deprem felaketi, ardından genel seçimler derken gündemler değişti hepimiz için, elbette takvimler de değişti, planlar ötelendi.
Bütün bu sürecin içinde bende de değişimler oldu elbette. Birlikte çalıştığım kurumlar değişti, iş arkadaşlarım değişti, unvanlar büyüdü, taşınmalar oldu, evler değişti, çocukların okulları değişti… Gidenler olduğu gibi hep yanımda olanlar vardı. Ne kadar şanslıyım. Tüm bu süreçleri dinlediler, sabırla moral verdiler, minnettarım hepsine.
Sevgili editörümün saran sarmalayan tavrı beni çok rahatlattı, neticede ilk kitabım ve bu işlerin epey acemisiyim. Yine çok şanslıyım. Ben kitabı yazdım bitirdim ve editörle bir çalışmaya girdik. Oysa bir diğer yöntem henüz kitabı yazmadan bir editör ile çalışmaya başlamak. Nerden başlamalıyım diyenler için bu yöntem daha iyi bir alternatif olabilir.
En büyük teşekkürlerden biri de kitabımın sunuş kısmında kitabı ve beni anlatan Tunçel Gülsoy Hocama. İyi ki yollarımız kesişmiş, yine ne şanslıyım böyle!
Kitaba bir isim vermek zorlu meselelerden biriydi benim için. Öneriler aldım dostlarımdan, kitabı benden dinleyen kişilerden. Uzun zamandır bir kitap yazma isteği olan ama kendi istediği kadar hızlı ilerleyemeyen sevgili arkadaşlarımdan biri, kendi kitabından bahsederken “the kitap” demişti. Benim kitabım da son ana dek “the kitap” olarak kaldı. İsim meselesinin sonuna geldiğimde, yine ilk koyduğum ismin en iyisi olacağına karar verdim. Sınavda ilk seçtiğin şık yine doğru çıkmıştı.
Bugün, Kariyerini Baştan Yarat isimli kitabım ön siparişte. Artık kurgu dışı yerli bir dosya olmaktan çıktı, büyüdü, serpildi bir kitap oldu. Kitapta yer alan kariyer hikayelerinin sahibi herkese, süreçte vaz geçmeme engel olan dostlarıma, her durumda yanımda duran sevgili eşime teşekkür ediyorum. Bütün bu güzel insanlar çevremde olmasaydı bunların hiçbiri olmazdı biliyorum.
Kitabım asıl yolculuğuna bugün başladı. Dilerim, Kariyerini Baştan Yarat, anlamlı bir ömür sürer, yaşam amacını gerçekleştirir, ihtiyacı olan kişilere ulaşır. Kimine kariyer koçluğunda kullanabileceği teknikler öğretir, kimine kariyer seçenekleri sunar, kendini tanıma yolculuğuna eşlik eder, kimine de ilham verir. Bana da neşeyle izlemek kalır…