Akışta Mıyız?

*** Bu makale Uwords Dergi 2.sayısında yayınlanmıştır. ***

Ne olsaydı kendimize daha uygun meslekler seçebilir, mutlu kariyer yollarında yürüyebilirdik? Kariyer alanında olan biz koçların, danışmanların, insan kaynakları profesyonellerinin en çok kafa yorduğu soruların başında geliyor bu soru.

Yanıtı basit ancak hayata geçirmesi belki o kadar basit değil. Hepinizin tahmin edebileceği gibi, kendimizi daha iyi tanıma şansımız olsaydı eğer kendimize daha uygun bir meslek seçebilir, daha mutlu bir yaşam kurabilirdik. Akışta kaldığımız anları bilebilseydik, onları çoğaltabilseydik. Akış anlarını bir araya getirip mesai yapabilseydik örneğin güzel olmaz mıydı?

Son dönemin popüler kelimelerinden biri “akış”. “Akışta kalıyoruz” “Akıştayız” “Akışa bıraktık.” Nedir bu akış, gelin birlikte bakalım.

TDK Akış kelimesine karşılık, “akma işi”, “geçip gitme, sürüp gitme” diyor. Bir diğer anlamı ise “Belirlenen biçimde, kurallarına ve doğasına uygun olarak gerçekleşme.” Bu tanım, akışta olmak ile anlatılmak istenene daha çok benziyor gibi.

Akışı bir deneyim olarak düşündüğümüzde ise karşımıza çıkan isim Csikszentmihalyi.

Csikszentmihalyi, bir kişinin bir uğraşı sırasında zihinsel durumunu açıklamaya çalışırken bu ifadeyi tercih etmiş. Farklı farklı kültürlerden birçok insanla yüz yüze görüşmeler yapmış. Yaptığı araştırmanın temel amacı kişilerin mutluluk hissini daha derinlemesine anlayabilmekmiş. Pozitif psikoloji alanında öncü olan Csikszentmihalyi iki sorunun yanıtını duymaya çalışmış, biri kişinin kendini mutlu hissettiği an diğeri ise duygunun yoğunluğu. Örneğin dağ tırmanışı, dans etmek, satranç oynamak ya da iş yaşamına ait görevler gibi farklı eylemler yapılsa da araştırmaya katılan kişiler benzer tanımlar kullanmışlar. Süreci tarif ederken, zamanın hızlı aktığını, çok keyif aldıklarını, işe tam anlamıyla odaklandıklarını ifade etmişler.

Dört Kanallı Akış Modeli

Kaynak: Csikszentmihalyi, 1988

“4 kanallı akış deneyimi modeline göre, birey eylemin meydan okumasını yüksek, ancak kendisinin eyleme ilişkin yetkinliklerini düşük olarak algılıyorsa kaygı duymaya başlayacaktır, eyleme ilişkin yetkinlikleri düşük olmakla beraber eylemin kendisinin içerdiği meydan okumaları da düşük olarak algılıyor ise bu durumda ise eyleme ilişkin ilgisizlik ortaya çıkacaktır. Eğer bireyin eyleme ilişkin yetkinlikleri eylemin meydan okumalarını aşıyorsa bu durumda birey için eylem sıkıcı bir hale dönüşecektir. Birey ancak eyleme ilişkin yetkinlikleri ve eylemin meydan okumaları yüksekse akış deneyimini yaşayacaktır.”

“Csikszentmihalyi (1975) akış deneyimi kavramını ilk ortaya koyduğu dönemde akış deneyimini; zamanın dönüşümü, kontrol, odaklanma ve merak boyutlarından oluşan bir deneyim olduğunu belirtmiş ancak 1988 senesinde yayınladığı makalesinde akış deneyiminin boyutlarının daha fazla olabileceğini öne sürerek daha önce belirtmiş olduğu boyutlara öz bilinç kaybı, deneyiminin amacının deneyimin kendisi olması ve eylem ile farkındalığın birleşmesi boyutlarını ve akışın meydana gelmesi için gerekli olduğunu öne sürdüğü belirlenmiş hedefler ile geribildirim ve meydan okuma yetkinlik dengesi öncüllerini eklemiştir.”

Akış Deneyimine İlişkin Kavramsal Bir Model Önerisi / Behçet Yalın ÖZKARA / Müjdat ÖZMEN makalesinden alınmıştır.

Csikszentmihalyi, M. (1975), Beyond Boredom and Anxiety: Experiencing Flow in Wok and Play. San Francisco: Jossey-Bass.

Csikszentmihalyi M. (1988). Optimal Experience: Psychological Studies of Flow Consciousness. Cambridge University Press, New York, NY.

Birlikte çalışma fırsatı bulduğum beyaz yakalıların tamamında ortak beklentiler görüyorum. İşinde özgün olmak, özgür olmak, keyif almak, yeteneklerini geliştirebilmek, akışta kalmak… Bu isteklerinde çokça haklılar ancak bazen işin her anında bunları yaşamak mümkün olamayabilir. Buna yüzdelik bir oran veremem ancak her işin bazı kısımları sıkıcı olabilir, bazı kısımları kaygı verici olabilir. Resmin bütününe bakılmasını isterim. Keyif alanlarını, akış zamanlarını artırmak için neler yapılabileceğine kafa yorulmalı. Fark ederek aksiyon almaktan söz ediyorum. Akış anlarındaki motivasyon diğer alanları iyileştirmeye yetecektir eminim.

“Akışta kalmak, dikkatimiz dağılmadan o an orada olabilmek bir kas gibi geliştirilebilir bir kabiliyettir ancak elbette egzersiz yaparak ve kendimize doğru ortamları sağlayarak. Depaul Üniversitesi’nden araştırmacı Owen Schaffer’ a göre akışı yakalamanın gereklilikleri şunlardır:”

1. Yapacağınız şeyi bilmek,

2. Bunu nasıl yapacağınızı bilmek,

3. Bunu ne kadar iyi yaptığınızı bilmek,

4. Nereye gideceğinizi bilmek (navigasyonun dahil olduğu yer),

5.Belli zorlukları algılamak,

6. Belli becerileri algılamak,

7. Dikkat dağıtıcılardan uzak durmak.

Kaynak: IKIGAI / Hector Gar& Francesc Miralles s.59 ve 60.

Akış kuramı günümüzde sağlık yönetiminden tutun, online satın alma kararlarına kadar birçok alanda faydalanılan bir kuram olmaya devam etmektedir.

Gelelim akışta kaldığımız anların toplumdaki karşılığına…

Tüm yaşamımız boyunca peşinden koştuğumuz birkaç önemli soru var. Doğan Cüceloğlu, İletişim Donanımları isimli kitabında soruları şöyle listelemiş:

  1. Kaale alınıyor muyum? Beni umursuyorlar mı?
  2. Kabul ediliyor muyum? Beni olduğum gibi, yargılamadan kabul ediyorlar mı?
  3. Değerli miyim? Beni vazgeçilmez ve eşsiz olarak görüyorlar mı?
  4. Yeterli miyim? Beni becerikli, bir şeyler yapabilecek güçte görüp yapabileceğime inanıyorlar mı?
  5. Sevilmeye layık mıyım? Beni ben olduğum için özleyip, benimle zaman geçirmek istiyorlar mı?

Doğan Cüceloğlu, İletişim Donanımları s.88.

Tüm soruların yanıtını sosyal ilişkiler yolu ile alırız, anne, kardeş, eş, dost, çocuklar… Ancak “Yeterli miyim?” sorusunun yanıtı okul ve iş yaşamında gizli. Alınan notlar, kazanılan sınavlar, terfiler, ücret skalaları, ofisteki odanın metre karesi, oturduğun koltuğun fiyatı …

Bu sorular bizleri temel soruya götürüyor aslında. Asıl soru: Sen Kimsin? Bu sorunun yanıtını bulmak bir ömür sürecek. Ancak bir yerden başlamak gerekli. Belki de değerlerden çünkü yaşamımızın her anında onlarla hareket ederiz. Güçlü yönlerimizi bularak ve onları parlatarak belki de. Motivasyon kaynaklarımızı görerek ya da. Gelişime açık yönleri fark edip, olası riskleri çalışarak. Becerilerimizi fark ederek. İşten ya da yaşamdan beklentilerimizi netleştirerek… Hepsi aynı anda olmuyor, bu dönemde sizin için hangileri daha önemli?

Sorular uzar gider, sorma cesaretini bulan kişi yanıtlarını da hazırlıyor demektir. Akış anlarının çokça olduğu bir kariyer yaşamı ve kendi değerinizi hissettiğiniz bir ömür dilerim…

“Her ne yapabiliyor ya da yapabileceğini hayal ediyorsan, yapmaya başla. Cürette deha, güç ve sihir vardır.”
Goethe