Yaşam, sebep ve sonuçlardan ibarettir, şimdi bu şaşırmak niye?
Demek ki neymiş; daha bebek doğmadan önce “pembe-mavi” renk körlüğüne yakalanmamalıymışız.
Demek ki neymiş; “Göster oğlum pipini amcalara” dememeliymişiz.
Demek ki neymiş; “Kız çocuğunu fazla da okutmaya gerek yok, evlenecek nasılsa” diyerek evlat ayrımı yapmamalıymışız.
Demek ki neymiş; saraylarda sünnet kutlamaları yapıp “sen artık erkek oldun” baskısı yapmamalıymışız.
Demek ki neymiş; adet gören şaşkın minik kıza gelenektir diye “tokat” atmamalıymışız.
Demek ki neymiş; “milli olmak” mevzuu gururla anlatılırken, bekaret konusuna kafayı takmamalıymışız.
Demek ki neymiş; işe alım yaparken “Kadın yeni evlenmiş, yakında çocuğu da olur, işgücü kaybı yaşarız” diye düşünmemeliymişiz.
Demek ki neymiş; “Tarlaları oğlanlara, değerli (!) çeyizlik halıları kızlara veririz, olur” adaletsizliğinde miras bölüştürmemeliymişiz.
Demek ki neymiş; “Erkek adam ağlamaz” dememeliymişiz.
Demek ki neymiş; “Eksik etek, elinin hamuruyla…”benzeri atasözlerini kullanmamalıymışız.
Demek ki neymiş; “Evlatların hepsi seviliyor ama oğlumun yeri bir başka” dememeliymişiz.
Bu listeyi sayfalarca uzatmaya gerek yok, konuyu hepimiz anladık.
Kadın/erkek değil insan olacağımız günlerin özlemiyle…