Daha doğmadan başlıyor ayırma, ayrıştırma. Kızlara pembe erkeklere mavi hazırlıklar yapılıyor. Yıllarca hep bu renkler ile büyüyor çocuk ve yetişkin oluyor.
Daha yaşında bile değil iken bebeğim, mor renkli suluğu gözüme kestirip, elimi uzattım, almak istedim. Satıcı kız bir saniye bile düşünmeden sordu: “kız mı?” Erkek olduğunu öğrendiğinde de garip bir ifade vardı yüzünde. Aslında söylemek istediği cümle de hazırdı, yutkunduğunu gördüm gözümle. Eve gelince fark ettim, suluğun üzerinde bir de kelebek figürü varmış meğer, büyük trajedi! Peki ama ne olur dersiniz?
Erkek çocuklarımızı da tüm renklerle beraber büyütsek. Kelebek gibi zarif hayvanların olduğu figürlü eşyalar da olsa yaşamlarında.Daha çok sanat, daha çok estetik, daha çok duygu katılsa mesela. Ne olur? Daha yaşanası bir dünya olur mu? Daha az kadın cinayeti olur mu? Daha mutlu, daha doyurucu ilişkiler olur mu? Daha az savaş olur mu? Kim bilir? Umut edelim ve anneler olarak katkımızı esirgemeyelim.
Nasıl diyor Edip Cansever: “Umudu dürt, umutsuzluğu yatıştır.”